Uyarlamalar & Uyarlananlar-2

-
Aa
+
a
a
a

Fransız Öpücüğü'nün bu bölümünde farklı dillerden Fransızcaya uyarlanan şarkıların yanı sıra hafızalarımızda Türkçe sözlerle yer eden parçaların Fransızca versiyonlarına yer verdik. Programda, aranjmanlar söz konusu olduğunda Fransız müziğinde akla ilk gelen isimlerden Johnny Hallyday ve Claude François'ya ait şarkıların yanı sıra, Türk Pop müziği tarihinde de önemli bir yere sahip olan Patricia Carli ve Marc Aryan imzalı parçaları da dinledik.

Johnny Hallyday & Sheila

Programa altmışlı yıllarda Fransızcadan dilimize uyarlanmış bir parçayla başladık bu hafta. O dönemde Türkiye'yi sık sık ziyaret eden Patricia Carli, sözü ve müziği kendisine ait olan, 1967 tarihli La marguerite et le bleuet adlı parçayı seslendirdi . Carli'nin Son Mektup adıyla Türkçe sözlerle de kaydettiği parçanın, sözleri Fecri Ebcioğlu imzalı bir başka Türkçe uyarlamasını Erol Büyükburç, Son Tren adıyla yorumlamıştı. 

Fransız şansonunun klasikleşmiş parçalarından biri olan La Mer'i yazmak Charles Trenet'nin aklına,1943 yılında, İkinci Dünya Savaşı sırasında, Montpellier’den Perpignan’a giden trenin penceresinden manzarayı izlerken gelmiş. Parçanın bestesini piyanist Leo Chauliac yapmış fakat Trenet parçayı biraz ağır, biraz da pastoral bulmuş ve kendi repertuvarı için uygun olmadığını düşünmüş zira genelde swing tarzında, daha neşeli şarkılarla tanınıyor Trenet, hatta bu nedenle “Le fou chantant” yani “Şarkı söyleyen çılgın” lakabıyla anılıyor. Böylece şarkı 1945’te ilk olarak Roland Gerbeau daha sonra da Renée Lebas tarafından kaydedilmiş.  Bu arada İkinci Dünya Savaşı sona ermiş ve İngiltere’de sürgünde olan yapımcı Raoul Breton Fransa’ya geri dönmüş. Bu geri dönüş için ses getirecek bir şarkı arayan Breton, La mer’i dinleyince parçanın düzenlemesi biraz değiştirilirse Trenet için aslında son derece uygun olduğunu düşünmüş. Bunun üzerine şarkı bir orkestra eşliğinde yeniden kaydedilmiş, Trenet’nin arkasında bir koro eklenmiş ve parça 1946’da bu kez Charles Trenet yorumuyla piyasaya çıkmış. Raoul Breton bununla da yetinmeyip şarkıyı Beyond the sea adıyla İngilizceye çevirtmiş ama parça Fransa dışında asıl patlamayı 1960’da, Amerikalı Bobby Darrin yorumuyla yapmış, sonrasında da Frank Sinatra, Django Reinhart ve George Benson gibi birçok isim tarafından yorumlanmış*.

1974 yılında Brezilyalı Morris Albert, Feelings adlı şarkıyla tüm dünyada büyük yankı uyandırmıştı. Şarkıyı Shirley Bassey’den Nina Simone’a Ella Fitzgerald’dan ve Frank Sinatra’ya birçok farklı isim de yorumlamıştı. Fransızca versiyonunu ise 1975’te Michel Jourdan’ın yazdığı sözlerle Mike Brant Dis-lui adıyla kaydetmişti. Hatta Mike Brant şarkıyı kaydettikten bir gün sonra Paris’teki apartman dairesinden düşerek yaşama veda etmişti. Bunun bir kaza mı intihar mı yoksa cinayet mi olduğu hala esrarını koruyor. Şarkının hikâyesi ise buradan itibaren ilginç bir hal alıyor. Şarkıyı radyoda dinleyen besteci Loulou Gasté (ki kendisi şarkıcı Line Renaud’nun eşi aynı zamanda), hayretler içinde kalıyor çünkü bunun aslında, 1957’de Le feu aux poudres adlı film için yaptığı Pour toi adlı bestenin ta kendisi olduğunu fark ediyor. Filmde Dario Moreno'nun seslendirdiği parçayı daha sonra Line Renaud da yorumlanmıştı.  Bunun üzerine çift, bir intihal davası açmaya karar veriyor. Sekiz yıl süren dava, Line Renaud’nun önemli bir şöhrete sahip olduğu Amerika’da devam ediyor. En sonunda ikili intihal davasını kazanıyor ve Feelings’in melodisinin aslında Pour toi’dan kopyalandığı resmiyet kazanıyor*.

1966 yılında Cher tarafından seslendirilen Bang bang dönemin en büyük hit parçalarından biri olmuştu. Cher'in o dönemdeki eşi, Sonny Bono’nun imzasını taşıyordu parça. Şarkıyı dinleyen yapımcı Claude Carrère, parçanın o zamanlar daha çok L’école est finie ya da Vous les copains gibi ergenlere hitap eden parçalarla tanınan Sheila’nın kariyerinde yeni bir sayfa açmak için çok uygun olduğunu düşündü. Parça, Georges Aber tarafından Fransızcaya çevrildi ancak sözleri biraz yumuşatıldı zira orijinal eserde sevgilisini öldüren bir adam söz konusuydu. Fransızca sözlerde bu, çocukluk yıllarında oynanan bir oyuna dönüştürüldü. Bu arada şarkıyı yorumlamak için yanıp tutuşan bir isim daha vardı o dönemde. O da Dalida’ydı. Parçanın Fransızca versiyonunun Sheila tarafından yorumlanınca, o da bu arzusunu şarkıyı İtalyanca sözlerle yorumlayarak hayata geçirmişti*. Şarkıyla ilgili son bir not: parçayı 1968 yılında, kendi yazdığı sözlerle Fecri Ebcioğlu Dan Dan adıyla seslendirmişti.

1960 yılında Joan Baez tarafından seslendirilen Donna Donna, Dünya çapında büyük ilgiyle karşılanmıştı. Parçanın sözleri ellili yılların ortasında Arthur Kevess ve Teddy Schwartz tarafından yazılmıştı. Şarkıda kesilmek üzere olan bir buzağıdan söz ediliyordu aslında ve parçanın orijinali 1940’larda Yiddiş dilinde Aaron Zeitlin & Sholom Secunda ikilisi tarafından Dana Dana ismiyle yazılmıştı ve ilk olarak Zeitlin’in yapımcılığını da üstlendiği bir oyunda seslendirilmişti. Parça, Joan Baez’ın ardından birçok ünlü isim tarafından da yorumlandı. 1964’te Claude François, Vline Buggy ile ortaklaşa yazdığı Fransızca sözlerle seslendirdi şarkıyı. Mezbahaya giden buzağının yerini yetişkinlik yılları ile ilgili hayaller kuran küçük bir çocuk almıştı bu kez. Son mısralardan bu küçük çocuğun Claude François’nın kendisi olduğu anlaşılıyordu ve bu anlamda otobiyografik bir özellik de kazanmış oluyordu şarkı.

Altmışlı yıllarda pek çok yabancı şarkıcı kendi şarkılarını Türkçe sözlerle de seslendirmişti. Bunlardan biri de Lübnan’dan Malatya’ya, oradan da Fransa’ya göç eden Ermeni asıllı bir ailenin oğlu olan Henri Markaryan, ya da sahne ismiyle Marc Aryan'dı. Sanatçı şansını önce Paris’te denemiş, 1963’te de Belçika’ya yerleşmişti. Fransa’da nerdeyse hiç tanınmamasına karşınaltmışlarda yolu sık sık Türkiye’ye de düşen sanatçının şarkılardan yapılan uyarlamaları Alpay, Ayferi ve Ajda Pekkan gibi isimler seslendirdiler. Biz bu parçaları Atlı Karınca, Kimdir bu sevgili ve Eylül’de gel adlarıyla biliyoruz. Bunun yanı sıra şarkılarının Fecri Ebcioğlu tarafından yapılan uyarlamalarını Türkçe sözlerle kendisi de yorumladı sanatçı. Bunlardan biri de Giorgina ya da Türkçesiyle Nasıl evlenirsin bu lisanla adlı parçaydı.

1990'da, Ajda Pekkan tarafından Sana Bana Yeter ismiyle yorumlanan Le vent du sud adlı şarkının orijinali, Enrico Macias’ın 1989 tarihli "Zingarella" albümünde yer alıyordu. Macias şarkının orijinalinde; askerleri çölün ortasında durduran, hapishanelerin duvarlarını aşan, diktatörleri tedirgin eden ve tüm özgürlükler adına esen Güney Rüzgârından bahsediyordu. Parçanın Fikret Şenes imzalı Türkçe uyarlamasındaysa, paylaşmanın ve gönül zenginliğinin güzelliğinden söz ediliyordu özetle. Altmışlı ve yetmişli yıllar boyunca Enrico Macias’ın onlarca şarkısı Türkçeye uyarlanmış ve Ajda Pekkan’ın yanı sıra Seyyal Taner, Yeliz ve Nilüfer’in yorumlarıyla ülkemizde de büyük ilgi görmüştü.

Altmışlı yıllar boyunca Anglosakson kökenli pek çok şarkının Fransızca uyarlamasını seslendiren Johnny Hallyday, kariyerine 1960’da henüz on yedi yaşındayken başlamış, kısa sürede dönemin gençlerinin idolü haline gelmişti. 1964’te şöhretinin zirvesindeyken askere alınan Johnny, askerlik görevi sırasında radyoda The Animals’ın The House of the Rising Sun şarkısını duymuş ve yakın dostu Hugues Auffray’den parçayı hemen Fransızcaya çevirmesini istemiş. Bob Dylan uyarlamalarıyla da tanınan Aufray de Claude François’nın söz yazarı Vline Buggy’den yardım istemiş ve böylece Le pénitencier çıkmış ortaya. Orijinal şarkıda New Orleans’daki bir evden bahsedilir ve buranın birçok delikanlının hayatını mahvettiği söylenir. Burada söz edilen mekânın bir randevu evi olduğu düşünülür genellikle ama buranın bir hapishane olduğunu söyleyenler de mevcut. Hugues Aufray de Fransızca sözleri bu ikinci yorum üzerinden yazmış ama “prison” yani "hapishane" kelimesini kullanmak yerine “Le pénitencier” yani "cezaevini" tercih etmiş. Şarkı, Johnny Hallyday’in sevimli genç adam imajını değiştiren parça olmuş aynı zamanda, o zamana dek hayranlarını ritmik dans şarkılarıyla coşturan genç kızların sevgilisinin yerini daha sert, daha marjinal bir adam almış, Johnny iyi çocukluktan kötü çocukluğa geçiş yapmış adeta*.

İlk 45’liğini 1966’da yayınlayan Nicoletta, siyahi blues şarkıcılarınkini akıllara getiren bir ses rengine sahipti. Bu özel ses, Yves Montand ve Edith Piaf’la çalışan besteci Hubert Giraud’nun da dikkatini çekmişti. Giraud’nun aklında uzun zamandır bir melodi vardı ve bu melodi ona batmakta olan güneşi çağrıştırıyordu. O da bundan söz yazarı Pierre Delanoë’ye bahsetti ve böylece Delanoë de Il est mort le soleil’i (Güneş öldü) kaleme aldı. Nicoletta şarkıya hayran kaldı ve kaydetmek için hemen stüdyoya girdi. Buna karşın Fransız radyoları parçayı fazla hüzünlü buldular ve programlarında çok fazla yer vermediler. Şarkı kendine daha çok Québec radyolarında yer bulunca Nicoletta da bunun üzerine albümün tanıtımını yapmak üzere Montreal’e gitti. Burada, hayranı olduğu Ray Charles’ın da bir konser vermek üzere şehirde olduğunu öğrenen genç kadın bir akşam onu izlemeye gitti. Konser sonrasında idolünü locasında ziyaret etti ve ona yeni albümünü hediye etti. Bunun ardından Paris’e dönen Nicoletta, üç hafta sonra bir gece yarısı telefonun sesiyle uyandı. Arayan Ray Charles’tı. Il est mort le soleil’i çok beğenmişti ve sözlerinin anlamını öğrenmek istiyordu, Nicoletta da dili döndüğünce anlattı ona. Böylece Ray Charles Il est mort le soleil’e İngilizce sözler yazdı ve parçayı The Sun Died adıyla seslendirdi*.

Fransızcaya uyarlanan şarkılar arasında sadece Anglosakson pop müzik parçaları yer almıyor. Latin Amerika kökenli birçok melodi de Fransızcaya uyarlanmış ve bu dilde klasik haline gelmeyi başarmıştı. Georges Moustaki, Bernard Lavilliers ve Michel Fugain bu konuda öne çıkan sanatçılardı. Latin melodilerini Fransızca sözlerle seslendiren isimlerden biri de Claude Nougaro’ydu. Brésilien, Noces de sang ya da uyarlamalarla ilgili ilk programda yer verdiğimiz Tu verras gibi parçaları yorumlamıştı sanatçı. Nougaro imzalı bir başka uyarlama da 1966 tarihli Bidonville’di. Brezilyalı Vinicius de Moraes ve Baden Powell’ın; Berimbau isimli parçasından yapmıştı sanatçı bu uyarlamayı. Şarkıda çocukların konserve kutularıyla futbol oynadıkları, evlerin odalarının içinden otlar fışkıran bir gecekondu mahallesinden bahsediyordu Nougaro. 

Eserleri Fransızcaya en fazla uyarlanan Amerikalı şarkıcılardan biri de Bob Dylan. İlk kez altmışlı yıllarda Hugues Aufray tarafından Fransızcaya uyarlanmıştı sanatçının çalışmaları, Aufray 1995’te onun şarkılarının Fransızca versiyonlarını seslendirdiği daha kapsamlı bir albüm de yayınladı. Son olarak 2009’da da bu albümdeki şarkıların bazılarını Carla Bruni, Alain Souchon, Arno ve Francis Cabrel gibi meslektaşlarıyla yorumladığı "New Yorker" adlı bir düetler albümünü piyasaya sürdü. Francis Cabrel'den bahsetmişken, hem müzik tarzı hem de şarkılarında ele aldığı konular bakımından Dylan’ı akıllara getiren sanatçı, 2012’de onun Just Like a Woman, All Along the Watchtower, Blind Willie McTelll ve Simple Twist of Fate gibi eserlerini Fransızcaya uyarladığı "Vise le ciel" adlı albümü satışa sundu. 

(*) Kaynak: La vie secrète des chansons: L'originale et la reprise, André Manoukian, France 3, 2018 

Şarkıcı / YorumcuParça AdıAlbüm AdıSüre
Patricia Carli La marguerite et le bleuet Salut les copains 3:10
Charles Trenet La Mer (Beyond the sea) Live à Pleyel 3:45
Dario Moreno / Line Renaud Pour toi Le mexicain tropical / Mon bonheur 2:50
Sheila Bang Bang Age Tendre, La Tournee des Idoles - Le Coffret des 10 Ans 3:20
Claude François Donna Donna L'intégrale 1962-1972 2:35
Marc Aryan Giorgina (Nasıl Evlenirsin Bu Lisanla) Kathy Vol.4 / Marc Aryan İstanbul'da 2:01
Enrico Macias Le vent du sud Enrico Macias (Zingarella) 3:20
Johnny Hallyday Le Pénitencier Rester Vivant Tour 5:05
Nicoletta Il est mort le soleil En Concert 3:57
Claude Nougaro Bidonville Live Olympia 1979 3:05
Francis Cabrel D'en haut de la tour du guet Vise le ciel 3:29